Mount&Blade Warband
TaleWords tarafından geliştirilen Mount&Blade Warband sonunda PlayStation 4'teki yerini aldı.
Hepimiz Mount&Blade Warband'ın Türk yapımı olduğunu biliyoruz. 2005'te Ankara'da kurulan ve bağımsız video oyunları geliştiren, Türk oyun firması TaleWords tarafından geliştirildi ve Paradox Interactive'in yardımı ile 2010 yılında Amerika ve Türkiye'de satışa sunuldu. Geçtiğimiz günlerde de Mount&Blade Warband, PlayStation 4 platformundaki çıkışını yaptı. Türk yapımı bir oyunun bu kadar geniş bir kitleye sahip olduğunu görmek gerçekten gurur verici. Sırf bu yüzden Türk oyuncular Steam'de veya başka bir yerde beğenmedikleri bir nokta ile karşılaşsa dahi olumsuz eleştiri yapmamayı tercih ediyor. Açıkçası pek fazla olumsuz bir yönü olduğunu söyleyemeyeceğim. Her neyse devam edelim.
En başta karşımıza çıkanlar
Oyuna ilk girdiğimizde karşımıza eğitim, yeni oyuna başla, çok oyuncu ve hızlı savaş gibi seçenekler çıkıyor. Oyunun nasıl oynandığını öğrenmeden hikayenin içine direkt dalmak veya çok oyunculu moda girmek olmaz deyip eğitime girdim. Eğitimde kılıç kullanmayı, genel saldırılara karşı koymayı, kalkan kullanmayı, at sürebilmeyi ve at üzerinde ok kullanma gibi temel işlevleri öğreniyoruz. Eğitim hayli sıkıcı olabiliyor, ama eğlenceli kısımlara geçmek istiyorsam devam etmem gerektiğini bildiğim için eğitimi bitirdim. Doğruyu söylemek gerekirse başta kontrollere alışmak biraz zor. Daha doğrusu konsolda zor. At üzerindeyken kılıç veya ok kullanmakta biraz sıkıntı yaşayabiliyoruz. Her zaman isabetli atışlar olmuyor. En başlarda atın kontrolü sadece silah kullanırken değil, normalde de biraz zorluyor, ama kontrollere alıştıkça pek fazla sorun teşkil etmemeye başlıyor.
Oyuna başlamadan önce karakterimizin cinsiyetini belirleyip karakterimize istediğimiz ismi veriyoruz. İlk olarak babamızın ölmeden önce ne yaptığını belirliyoruz. "Babam ölmeden önce…" diyor ve 'bir hırsızdı, bir avcıydı, soylu bir savaşçıydı' gibi seçenekler sunulmuş. Karakterimiz için de benzer seçenekler geçerli. Seçimimize göre hikayemiz şekilleniyor ve hikayemize göre de insanların bize verdiği tepki değişiyor. Köylü bir kadını seçerseniz, oyun biraz zor bir başlangıç yapıyor. Karakterimizin kaderini belirledikten sonra sıra fiziksel özelliklerini belirlemeye geliyor. Saçımızın rengi, yüzümüzün yapısı, sakal, bıyık gibi şeyleri belirliyoruz ve daha sonra elimizdeki puanlar vasıtasıyla karakterimizin liderlik, ikna, binicilik, cerrahlık gibi özelliklerini belirliyoruz. Puanları doğru özelliklere harcamakta fayda var. Karakterimizin hangi silah türünde daha iyi olacağını belirledikten sonra (İki elle ve tek elle kullanılan silahlar gibi) oyuna başlıyoruz.
Warband'ın detayları
Oyunda 6 adet ülke var. Bunlar; Rodok Krallığı, Vaegir Krallığı, Svadya Krallığı, Nord Krallığı, Kergit Hanlığı ve Sarranid Sultanlığı. İstediğimiz herhangi birine katılabiliriz veya kendi krallığımızı kurup diğerlerine hükmedebiliriz. Tüm krallıklar yıkıldığında haliyle oyunda son buluyor. Warband'ın en güzel yanı ise size onlarca seçenek sunması diyebilirim.
Haritada karşımıza çıkan neredeyse her şeye ve her yere saldırabiliyoruz. Uğradığımız köylerden istersek gayet normal bir şekilde erzak alabilir veya bize eşlik edecek ve önümüze çıkacak düşmanlarla savaşmamıza yardımcı olacak askerler satın alabiliriz. Fakat aksiyon arıyorum diyorsanız köylüleri erzaklarını vermeleri için zorlayabilirsiniz. Elbette köylüler buna karşı çıkıyorlar ve eline aldıkları tarla malzemeleriyle size saldırabiliyorlar. Göründüğü kadar kolay olmadığını belirtmekte fayda var, çünkü bir hayli kalabalıklar ve eğer tek başınaysanız hepsini birden yenmek gerçekten güç. Yalnızca köylere değil krallıklara da savaş açabiliyorsunuz, fakat köylerde bu kadar zorlanıyorken krallıkların ne kadar zorlayacağını belirtmeme gerek yok sanıyorum.
Oynanıştaki diğer noktalar
Yanımıza aldığımız askerlerle ilgilenmemiz gerek. Yemek ihtiyaçlarını karşılamamız gerekiyor, aksi takdirde moralleri düşüyor. Tabii ki moralsiz bir savaşçı da bir savaşta ne kadar etkili olabilir tartışılır. Moralleri düşük olduklarında birkaç tanesi savaştan kaçabiliyor ve savaş kazanana kadar hepsi teker teker kaçmaya devam ediyorlar. Askerlerimizi ne kadar güçlü kılarsak bize o kadar faydalı oluyorlar, bu yüzden askerlerimizi üst rütbelere terfi ettirip, yeni silahlar ve zırhlar vermemiz bize avantaj olarak geri dönüyor. Savaş esnasında bazı askerlerimiz yaralanabilir. Zaman içinde yaraları iyileşiyor, fakat bu iyileşme sürecinde savaşamıyorlar. Savaş esnasında hangi askerin nerede duracağını ne yapacağını da belirleyebiliyoruz.
Çoklu oyuncudan bahsedelim biraz. Multiplayer'da; Meydan Savaşı, Bayrak Kapmaca, Kale Kuşatması, Savaş ve Parçala, Ölüm Kalım Savaşı, Takım Karşılaşması ve Karargah gibi modlar bulunuyor. Bu modların neredeyse hepsine aşinayız zaten. Savaşlara maksimum 64 kişi katılabiliyor. Bana kalırsa ne kadar kalabalık olursa o kadar eğlenceli ve zorlu oluyor. Benim şahsen favorim "Ölüm Kalım Savaşı" oldu. Her şeyi adından belli ediyor zaten. 32 kişilik bir savaş alanında herkes birbirine karşı. Herkes tek başına savaşıyor.
Grafiklere gelirsek, sanırım oyunun en zayıf yönü grafikleri olabilir. Grafikleri bir nebze de olsa düzeltmek için bazı modlar var, fakat çok fark yarattığını söyleyemem. Bana sorarsanız bağımsız bir oyun için yeterli. Warband içerisinde bulunan detayların grafikleri unutturacağına eminim. Fakat gerçekçi grafikleri olan oyunlar tercih ediyorsanız, Warband en azından görsel yönden size göre olmayabilir.
Sonuç olarak birçok eğlenceli modu ve çoklu oyuncu desteğiyle, Mount&Blade Warband eğlenceli bir yapım olmuş. Eğer grafiklere çok önem vermeden Ortaçağ zamanında geçen RPG oyunu arıyorsanız, Warband size uygun olabilir. Tabii ki kontrollerdeki zorluklar için de alışmanız gerekiyor. Aksi takdirde eğitim bölümünde bile oynamayı bırakabilirsiniz.
Sude Arslan