Şeytanları ağlatmaya geldik. Nereden başlayalım?
Şeytanlar ve melekler arasında süren savaşlar sırasında, Mundus isimli çok güçlü bir şeytanın yardımcısı olan Sparda, güzelliğiyle onu büyüleyen melek Eva'ya aşık olur. Ancak iyi ve kötü, karanlık ve aydınlığın bir araya gelmesi kabul edilir bir şey değildir. Yine de buna aldırmazlar. Bu aşkın sonucunda Dante ve Virgil adında yarı şeytan-yarı melek iki erkek çocukları olur. Mundus bu yaşananlardan hiç hoşnut olmadığı için Sparda'nın sadakatsiz davranışını Eva'nın ölümüyle cezalandırır. Asıl ceza ise, çocuklarından ve sevdiğinden ayrı kalan Sparda'nın sonsuza kadar Mundus'un elinden çekeceği acılardır. Belki de sonsuza kadar sürmesi gerekmiyordur, hı?
Limbo: Gerçek, sadece onu ilgilendirenlere görünür DmC, Limbo isimli alternatif bir şehirde geçiyor. Görünüşte teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanan, her imkanı sunan ve bununla birlikte tüm dünyayla güçlü bağlantıları olan bu şehir, aslında şeytanlar tarafından kontrol edilmekte, yapılan her çalışmayla insanların beyinleri yıkanmaktadır. Gidilen bir alışveriş merkezi, aslında bir zindan. İçilen bir içecek, aslında şeytani bir sıvıdan başka bir şey değil. Bunu insanlar göremiyor ve dolayısıyla her şeyden habersizler. Gününü gün eden, her gece kızlarla takılan Dante'nin ise, hızlı geçen bir gecenin sabahında Kat tarafından kapısı çalınıyor ve görme işlemi başlıyor. Amacımız, Vergil ve Kat ile birlikte hareket ederek, şeytan ordularını dünya üzerinden temizlemek. Ama dedik ya, Limbo'yu ve şeytanları sadece belirli kişiler görüyor diye... İşte bunun sıkıntı oluşturan ciddi bir yanı da var. Normal insanlar, Dante ve diğerlerini, suç işleyen teröristler olarak görüyor. Daha doğrusu dünyanın en büyük medya ağının yönetiminde de insan görünümlü şeytanlar yer aldığı için, televizyon gibi bir aracı kullanarak da Dante'yi durdurmayı hedefliyorlar. Acaba başarabilirler mi?
Kesip biçme işlemleri
İlk dakikadan itibaren oyunda bir cool'luk hakim (Demek bu kelimeyi ben de kullanacakmışım günün birinde). Anadan doğma çıplak olarak kontrol altına aldığımız Dante, ufaktan ufaktan giyinmeye başlıyor ve silahlarını da alarak hazır hale geliyor. Arada gerçekleşen espriler de işin tuzu biberi oluyor. Detay vermiyorum, bu tip şeyleri oyunda görerek öğrenmeniz daha iyi. Dante, bu oyunda hem var olan gücünü en iyi şekilde kullanmayı öğreniyor, hem de tamamladığı görevler, alt ettiği düşmanlar sonucunda da yeni güçler ve silahlar kazanıyor. Tabii her şeyin ekip işi olduğunu unutmamak gerekiyor. Limbo'ya adım attığımızda, genellikle normal dünyada olan Kat'ten sesli komutlar alıyoruz. Olaylar hakkında bizi bilgilendiriyor, biz de ona göre hareket ediyoruz. Amacımızın şeytan ordusunu temizlemek olduğunu söylemiştim, ancak bunun için en baştaki ismi, yani Mundus'u ortadan kaldırmak lazım. Bu da kademeli bir ilerleyişle söz konusu. Yani Mundus'a güç veren, onun eli ayağı olan ve ondan doğal olarak daha güçsüz iblisleri bir bir öldürmeliyiz. Böylece güç kaynakları yavaş yavaş tükenecek. Ha bu yapılanların farkında değil mi o? Tabii ki farkında. O halde acele etmekte yarar var.