Korkular sanal gerçeklik terapisi ile bitiyor
Dış dünyada kişiye kaygı veren uyaranlar, psikoterapide sanal gerçeklik tedavisi ile terapi odasına taşınıyor. Kişinin korku, kaygı ve takıntılarıyla yüzleşmesi ve başa çıkması sağlanıyor
ANKSİYETESİ TAKİP EDİLİYOR
Sanal gerçeklik nasıl uygulanıyor?
Kişiye bir gözlük takılıyor. Kişi üç boyutlu bir şekilde, gerçek ortamda gibi kendini deneyimleyebiliyor. Terapist de bilgisayar ekranından o anda kişinin ne gördüğünü iki boyutlu olarak gözlüyor.
Biofeedback'ten gelen sinyalleri izleyerek anksiyetesindeki artma ve azalmaları takip edebiliyor.
KORKU ÖĞRENİLMİŞ BİR ŞEYDİR, ÖĞRENİLDİĞİ GİBİ UNUTULUR DA
Terapinin sonunda insanlara korkularını unutturuyorsunuz, öyle mi?
Öğrenilmiş gerçeği söndürüyoruz; korku öğrenilmiştir. Belli bir durumda beden o reaksiyonu vermeyi öğreniyor. İyi tarafı da şu: O reaksiyonu vermemeyi de öğretebiliriz. Yaptığımız budur duyarsızlaştırma çalışmalarında, maruz bırakma çalışmalarında... Beden refleks olarak yükseklikte alarm durumuna geçiyor, ekranda deri direnciniz yükseliyor. Eğer o durumu yaşarsanız bir süre sonra deri direnciniz azalmaya başlıyor. Bunu kişiye tekrar, tekrar, tekrar, tekrar yaşartırsak artık organizma o durumlara, o reaksiyonu vermemeyi öğreniyor yani bunun bilinçle ilgisi yok. Şimdi birtakım terapiler ile üzerine oturulup konuşuluyor ama esas bu terapide kişinin anksiyetesini de yükseltiyorsunuz.
ANKSİYETESİ TAKİP EDİLİYOR
Sanal gerçeklik nasıl uygulanıyor?
Kişiye bir gözlük takılıyor. Kişi üç boyutlu bir şekilde, gerçek ortamda gibi kendini deneyimleyebiliyor. Terapist de bilgisayar ekranından o anda kişinin ne gördüğünü iki boyutlu olarak gözlüyor.
Biofeedback'ten gelen sinyalleri izleyerek anksiyetesindeki artma ve azalmaları takip edebiliyor.
KORKU ÖĞRENİLMİŞ BİR ŞEYDİR, ÖĞRENİLDİĞİ GİBİ UNUTULUR DA
Terapinin sonunda insanlara korkularını unutturuyorsunuz, öyle mi?
Öğrenilmiş gerçeği söndürüyoruz; korku öğrenilmiştir. Belli bir durumda beden o reaksiyonu vermeyi öğreniyor. İyi tarafı da şu: O reaksiyonu vermemeyi de öğretebiliriz. Yaptığımız budur duyarsızlaştırma çalışmalarında, maruz bırakma çalışmalarında... Beden refleks olarak yükseklikte alarm durumuna geçiyor, ekranda deri direnciniz yükseliyor. Eğer o durumu yaşarsanız bir süre sonra deri direnciniz azalmaya başlıyor. Bunu kişiye tekrar, tekrar, tekrar, tekrar yaşartırsak artık organizma o durumlara, o reaksiyonu vermemeyi öğreniyor yani bunun bilinçle ilgisi yok. Şimdi birtakım terapiler ile üzerine oturulup konuşuluyor ama esas bu terapide kişinin anksiyetesini de yükseltiyorsunuz.
EN ÇOK UÇAK VE YÜKSEKLİK KORKUSU İÇİN GELİYORLAR
Şimdiye kadar kaç kişiye sanal gerçeklik terapisi uygulandı?
Hastalar en çok hangi şikayetlerle geldi ve en çok neyi çözdünüz şimdiye kadar? 10 kişinin üzerinde diyebilirim. Şu ana kadar en çok yükseklik , uçuş ve hayvan korkusu için gelenler oldu. Trafik korkusu için de gelenler var. Yeni bir yöntem olduğu için insanlar duydukça, bildikçe gelecektir. Bir de kültürel olarak şöyle bir şey var; 'Ben korkuyorum' denmiyor pek. Çünkü korku, üzüntü; bunlar insanı olumsuz niteliyor. Halbuki dediğim gibi korku, sağlıklı bir duygudur. Ne yaparız biz küçük çocukta; korktuğunda 'Korkma' deriz. Korkmamak gerekiyor, korku eşittir güçsüzlük gibi düşünceleri varsa hele cinsiyete göre korkmak zayıflıktır gibi; o zaman kişi o duygudan uzaklaşabiliyor. Direkt 'Ben korkuyorum' diye gelmiyor da belki 'Kaygılanıyorum, endişeleniyorum' diye de gelebiliyorlar.
8-10 SEANSTA KORKULAR BİTİYOR
Toplamda kaç seans sürüyor?
Kaygı bozuklukları ve fobiler kişiden kişiye değişiklik gösterir ama aslında tedavisi en kolay sorunlardır. Eğer hiyerarşik sıralamalar iyi ve düzenli yapılırsa, ortalama sekiz ila 10 seans diyebiliriz. Ama tabii eşlik eden başka sıkıntılar olabilmektedir, o yüzden terapinin başında süreyi kesin söylemek çok kolay değildir. Kişi iğne korkusu olduğunu söyler ve iğne korkusu üzerine çalışmaya başlarız ama ardındaki korku başka bir şey çıkabilmektedir. Bir danışanımız 'Uçak korkum var' diyordu ama sanal gerçeklik çalışmaları sırasında baktığımızda uçağa biniyor ve kaygısının olmadığını görüyorduk. Asıl korkunun yükseklikle alakalı olduğunu gördük.