Guns N' Roses - İstanbul Goldfest 2012 Konseri ve buluşması
Guns N' Roses (GN'R), GoldFest organizasyonu kapsamında geçtiğimiz günlerde bir kez daha Türk hayranlarıyla bir araya geldi.
Ve final
Park Orman'da inanılmaz bir final yaşandı gerçekten. Sıkı Guns N' Roses hayranlarının bildiği üzere grup, her konserini Paradise City ile sonlandırıyor. İstanbul'da da aynısı oldu tabii ki, ancak final şarkısından önce verilen arada, "konserin bittiğini sanan bazı izleyiciler" mekanı tert etmeye başladı. Paradise City tınıları duyulmaya başladığında geri dönmek için paniklediler mi bilinmez, ancak sololar, ışık gösterileri ve tabii ki Axl Rose'un harika sesiyle müthiş bir gecenin finalini yapmış olduk.
Minik hatalar...
Konser sırasında iki tane hata takıldı benim gözüme. Bunlardan ilkini DJ Ashba gerçekleştirdi. Sweet Child O' Mine'ın giriş kısmının finalini doğru yapamadı. Belki de o sırada sahne önündeki kızlarla ilgileniyordu, kim bilir? İkinci hata ise, Axl Rose'dan geldi. Paradise City'nin ilk kısım ve nakaratını söyledikten sonra, devamını getirmeden finale geçiş için hamle yaptı. Ancak bunlar o kadar da önemli değildi doğrusu.
Ertesi gün, aylardır beklenen büyük buluşma
Grubun gitaristi Bumblefoot ile daha önce de röportaj yapmış biri olarak, İstanbul'a geldiklerinde onlarla ayak üstü birkaç dakika da olsa görüşmek istediğimi iletmiştim. Bu, aylar öncesinden konuştuğumuz bir konuydu, ancak konserin bittiği geceye kadar herhangi bir ihtimal bulunmuyordu. Ne olduysa, konser sonrasında Bumblefoot'a gönderdiğim mesajın ardından oldu. Gelen cevabı ertesi sabah gördüm ve biraz geç gördüğüm için apar topar evden çıkmak zorunda kaldım. Çünkü konakladıkları otelden ayrılmak üzereydiler ve onları görmek için çok hızlı olmam gerekiyordu. Ayrılmalarına dakikalar kala arkadaşım Murat ile yetişmeyi başardık ve haberdar ettiğim diğer arkadaşlarımla beraber grup elemanlarıyla Sheraton'da bir araya geldik.
GN'R kadrosu çok sıcak kanlıydı. Hepsiyle minik sohbetler edip, resimler çekildik, imzalar aldık. Hatta gitarist Bumblefoot, bizim yanımıza gelirken iki tane de pizzayla geldi (Kutusunu saklıyorum hala). Bumblefoot, Türk yemeklerini çok seviyor. Ayrıca konser öncesinde eşiyle İstanbul'u gezmek istemiş ve hayran kalmış. Sohbetimiz esnasında Şebnem Ferah'ın da sesinin harika olduğunu söylemeyi ihmal etmedi. Kendisine yeni albüm hakkında sorular yönelttiğimizde pek oralı olmadı, ancak grubun Avrupa turnesinin ardından kendi solo albümü için şarkılar yazmak istediğini dile getirdi. Peki sıradaki Guns N' Roses albümünde bir şarkı söylemek ister miydi? Bu soruya da "Hiçbir fikrim yok, en iyisi Axl bildiği işi yapsın, ben de bildiğim işi yapayım" diyerek cevap verdi. Tabii ki İstanbul konseri hakkındaki düşünceleri ise, seyircinin çok güzel olduğu ve harika bir gece geçirdikleri yönündeydi.
Dizzy Reed, Tommy Stinson, Chris Pitman, Richard Fortus, DJ Ashba ve Frank Ferrer. Hepsi oradaydı. Frank Ferrer çok güler yüzlü biri olarak selamladı bizi. Sahnedeki sert davulcudan hiçbir eser yoktu adeta. En ciddi tavrı sergileyen ise, Axl Rose'dan sonra gruptaki en kıdemli kişi Dizzy Reed'ti. Kıdemden olsa gerek dedik ve onla da vakit geçirmeyi ihmal etmedik.
Peki, bir kişi eksik burada... Evet, Axl Rose yoktu. Belki de en çok görmek istediğimiz kişi, gece saatlerince grup elemanlarıyla yemek yedikten sonra otelden ayrılmış ve kendi oteline gitmişti. Tüm ısrarlarımıza rağmen nerede olduğu bilgisini alamadık. Yine de çok eğlenceli bir buluşmaydı. Buluşmayı sağlayan kişi olarak eğer biraz daha vaktim olsaydı, daha kapsamlı bir İstanbul buluşması ayarlayabilirdim. Umarım bir sonrakinde her şey çok daha iyi olur ve bu kez Axl Rose da bize katılır...
Get in the Ring!
93 yılını hatırlatan sahneler
Sahnede gerçekten harika bir ekip vardı. 50 yaşındaki Axl Rose'un performansı görülmeye değerdi. Hiç yerinde durmadı, devamlı koştu, dans etti, elbiselerini değiştirdi, seyircilere takıldı ara ara. Diğer elemanların da performansları harikaydı. Özellikle Bumblefoot'un ara ara yaptığı ilginç gitar çalma teknikleri komik anların yaşanmasına sebebiyet verdi. DJ Ashba ise, sahne önünden gelen iç çamaşırlarıyla ilgileniyordu. Evet, sahneye 93 konserinde olduğu gibi yine iç çamaşırları fırlatılmıştı. 93'teki konserde bundan rahatsız olan Axl Rose, anons yaptırarak iç çamaşırı yağmurunun devam etmesi durumunda konseri bitireceğini söylemişti. Aynı durum yine olur mu diye korkmadık değil. Sahneye atılan iki çamaşırı DJ Ashba aldı ve gitarının sapına takarak çalmaya devam etti. İlginç bir andı bu, ancak Estranged'in solosunu çalmaya başlarken çamaşırlar klavyeye doğru kaydı ve bir kısmını düzgün çalamamasına neden oldu. Ashba'nın ilerleyen dakikalarda Türkiye formasıyla sahneye çıkması da büyük beğeni topladı.
Ve final
Park Orman'da inanılmaz bir final yaşandı gerçekten. Sıkı Guns N' Roses hayranlarının bildiği üzere grup, her konserini Paradise City ile sonlandırıyor. İstanbul'da da aynısı oldu tabii ki, ancak final şarkısından önce verilen arada, "konserin bittiğini sanan bazı izleyiciler" mekanı tert etmeye başladı. Paradise City tınıları duyulmaya başladığında geri dönmek için paniklediler mi bilinmez, ancak sololar, ışık gösterileri ve tabii ki Axl Rose'un harika sesiyle müthiş bir gecenin finalini yapmış olduk.
Minik hatalar...
Konser sırasında iki tane hata takıldı benim gözüme. Bunlardan ilkini DJ Ashba gerçekleştirdi. Sweet Child O' Mine'ın giriş kısmının finalini doğru yapamadı. Belki de o sırada sahne önündeki kızlarla ilgileniyordu, kim bilir? İkinci hata ise, Axl Rose'dan geldi. Paradise City'nin ilk kısım ve nakaratını söyledikten sonra, devamını getirmeden finale geçiş için hamle yaptı. Ancak bunlar o kadar da önemli değildi doğrusu.
Ertesi gün, aylardır beklenen büyük buluşma
Grubun gitaristi Bumblefoot ile daha önce de röportaj yapmış biri olarak, İstanbul'a geldiklerinde onlarla ayak üstü birkaç dakika da olsa görüşmek istediğimi iletmiştim. Bu, aylar öncesinden konuştuğumuz bir konuydu, ancak konserin bittiği geceye kadar herhangi bir ihtimal bulunmuyordu. Ne olduysa, konser sonrasında Bumblefoot'a gönderdiğim mesajın ardından oldu. Gelen cevabı ertesi sabah gördüm ve biraz geç gördüğüm için apar topar evden çıkmak zorunda kaldım. Çünkü konakladıkları otelden ayrılmak üzereydiler ve onları görmek için çok hızlı olmam gerekiyordu. Ayrılmalarına dakikalar kala arkadaşım Murat ile yetişmeyi başardık ve haberdar ettiğim diğer arkadaşlarımla beraber grup elemanlarıyla Sheraton'da bir araya geldik.
GN'R kadrosu çok sıcak kanlıydı. Hepsiyle minik sohbetler edip, resimler çekildik, imzalar aldık. Hatta gitarist Bumblefoot, bizim yanımıza gelirken iki tane de pizzayla geldi (Kutusunu saklıyorum hala). Bumblefoot, Türk yemeklerini çok seviyor. Ayrıca konser öncesinde eşiyle İstanbul'u gezmek istemiş ve hayran kalmış. Sohbetimiz esnasında Şebnem Ferah'ın da sesinin harika olduğunu söylemeyi ihmal etmedi. Kendisine yeni albüm hakkında sorular yönelttiğimizde pek oralı olmadı, ancak grubun Avrupa turnesinin ardından kendi solo albümü için şarkılar yazmak istediğini dile getirdi. Peki sıradaki Guns N' Roses albümünde bir şarkı söylemek ister miydi? Bu soruya da "Hiçbir fikrim yok, en iyisi Axl bildiği işi yapsın, ben de bildiğim işi yapayım" diyerek cevap verdi. Tabii ki İstanbul konseri hakkındaki düşünceleri ise, seyircinin çok güzel olduğu ve harika bir gece geçirdikleri yönündeydi.
Dizzy Reed, Tommy Stinson, Chris Pitman, Richard Fortus, DJ Ashba ve Frank Ferrer. Hepsi oradaydı. Frank Ferrer çok güler yüzlü biri olarak selamladı bizi. Sahnedeki sert davulcudan hiçbir eser yoktu adeta. En ciddi tavrı sergileyen ise, Axl Rose'dan sonra gruptaki en kıdemli kişi Dizzy Reed'ti. Kıdemden olsa gerek dedik ve onla da vakit geçirmeyi ihmal etmedik.
Peki, bir kişi eksik burada... Evet, Axl Rose yoktu. Belki de en çok görmek istediğimiz kişi, gece saatlerince grup elemanlarıyla yemek yedikten sonra otelden ayrılmış ve kendi oteline gitmişti. Tüm ısrarlarımıza rağmen nerede olduğu bilgisini alamadık. Yine de çok eğlenceli bir buluşmaydı. Buluşmayı sağlayan kişi olarak eğer biraz daha vaktim olsaydı, daha kapsamlı bir İstanbul buluşması ayarlayabilirdim. Umarım bir sonrakinde her şey çok daha iyi olur ve bu kez Axl Rose da bize katılır...
Get in the Ring!
Appetite for Destruction, 25 yaşında!
Guns N' Roses'ın 21 Temmuz 1987'de satışa sunulan ilk stüdyo albümü olan Appetite for Destruction (AFD), geçtiğimiz günlerde 25. yaş gününü kutladı. Birçok otorite tarafından tüm zamanların en önemli hard rock albümlerinden biri olarak gösterilen AFD, ayrıca dünya çapında 30 milyondan fazla satarak "Bir sanatçı veya grubun en çok satan çıkış albümü" unvanının da sahibidir. Albümde özellikle Welcome to the Jungle, Sweet Child O' Mine ve Paradise City gibi şarkılar başta olmak üzere birçok şarkı, en çok dinlenenler listelerinde üst sıralarda yer aldı. Axl Rose önderliğinde yazılann Welcome to the Jungle, VH1 tarafından 2009 yılında tüm zamanların en iyi hard rock şarkısı seçilmişti.